“Tutku korkuyu kovabilen tek şeydir.”
Hayatınız boyunca tutkuyla bir şeye bağlandınız mı? Tutkunuzu yok etmek için tüm dünya karşınıza çıksa bile o tutkunuza sımsıkı sarıldınız mı? Herkes size ve tutkunuza küçümser gözlerle bakarken onların direkt gözlerinin içine bakıp tutkunuzu savundunuz mu? Tutkunuzdan hiç vazgeçmeyeceğinizi, tutkunuz olmadan yaşayamayacağınızı, tutkunuz olmazsa bir hiç olduğunuzu haykırdınız mı suratlarına?
Naina tam olarak böyle tutkuyla bir tutkuya sahip kadın. Tutkusu da öğretmenlik. Onlarca öğretmenlik başvurusunda bulunmuş; ancak hiçbir okul tarafından öğretmenlik yapmaya uygun bulunmamıştır. Uygun bulunmamasının nedeni de tourette sendromundan muzdarip olması. Nörolojik bir rahatsızlık olan bu sendrom Naina’nın alakasız zamanlarda hichki diye sesler çıkarmasına, ellerini istemsizce çenesine götürüp durmasına neden olan; eline, çenesine, ağzına hakim olmasına engel olan bir rahatsızlık. Ve bu istemsiz davranışların öğrencilere olumsuz etkisinin olacağı, öğrencilerce Naina’nın öğretmen olarak sayılmayacağı gibi bir yanılgıya kapılıyor tüm okullar. Bir okul hariç..
Kendisine şans veren okul aynı zamanda bir grup öğrenciye de şans vermiş bir okuldur. 9 F öğrencileri birbirinden zor çocuklardır; Naina bir yandan rahatsızlığının verdiği zorlukları, öte yandan çocukların zorluklarını ve çevresindeki önyargıları yıkabilecek midir? Atomu parçalamaktan zordur demiş Einstein önyargılar için. Öyle mi? Naina’nın zorluklarla dolu öğretmenlik mücadelesini izliyoruz bu filmde.
Genel anlamda sevdiğim bir film oldu. Öğretmenlere tavsiye edilen filmler içindedir bu film de hatta uyarlamaları da yapılmıştır. Uyarlamasını izlemeye fırsatım olmadı ama her zaman orijinali varken uyarlamaya ne gerek diye düşünenlerdenim. Ancak Hint Filmleri’nden haz etmeyen insanlara uyarlamasını tavsiye ederim, ne kadar kötü olabilir ki ?=P İzleyen bana da yazsın. Uyarlamasının ismi Sınıfın Önünde bu arada.
Mantık hataları, gereksiz ajitasyon, abartılı oyunculuklar gözünüze çok batmıyor. Çünkü filmi ve karakterleri kendinize çok yakın buluyorsunuz.. Sevilen şeyin kusurları görülmez ya o hesap=)
Bir şeyleri değiştirebilme gücüne sahip insanlara hep imrenerek bakmışımdır. Onlar gibi olabilmek için ara sıra kendime gaz verip sonrasında neyse ya yapan bulunur illa demişliğim çok var. Ama bu filmdeki başrol karakter topu başkasına atmıyor. Güçlü, ayakları sonuna kadar yere basan bir karakter. Bu, filmin en başında seyirciye yansıtıldığı için filmin belki de sevilmesinin bir nedeni de bu belki de en birinci nedeni. Öğretmenlerin özellikle izlemesini tavsiye ederim; zira bazen böyle idealist öğretmen örneklerine ihtiyaç duyuyorlar, duymalılar. Çünkü her öğretmenin hayatında hor görülen, yok sayılan, bundan bir şey olmaz denilen, baş belası olarak adlandırdığı öğrenciler olacaktır. Onlara belki de Rani’nin gözüyle bakmayı öğrenmek bir çocuğun hayatını kurtarabilir. Bir insanın hayattaki en büyük şansı iyi bir öğretmenle hayata başlamasıdır. İyi bir öğretmen olmak için ilk adımı bu tarz filmleri izleyerek yapmaya başlayalım o zaman=) Herkes bir çocuk kurtarsa ülke harika bir yer olmaz mı?
Naina’yı oynayan oyuncu Rani Mukerji sen ne güzel bir kadınsın. Her daim güzel olur mu bir insan? Konuyla çok alakasız ama övmeden bitirmek istemedim kendisini=)
Harikalar vaat eden bir film değil; ama tatlı idealist bir film. İzleyin bence.
Sevgilerimle..
Bir yanıt yazın