Ghajini
“Ay gibi sükunetle geldin yanıma
Kış güneşinin altında ılık nağmeler gibi
Bana sarıldın..
Güzelliğine mi bakayım yoksa güzel sesini mi dinleyeyim?
Sen benim sakinliğimsin
Sen benim her şeyimsin
Neden daha önce gelmedin?
Bana nasıl geldin?
Kaderime teşekkür ederim..”
Sevdiğiniz bir insan uğruna ne kadarına katlanırsınız? Ne kadar ileri gidebilmeyi göze alırsınız? Hem de kendisini her 15 dakikada bir sıfırlayan hafızaya sahipken?
Her 15 dakikada bir hafızanıza kafanızdaki yarığın nedenini, vücudunuzdaki dövmelerin ne ifade ettiğini tekrar tekrar hatırlatmaya ne kadar süre tahammül edebilirdiniz? Hayatınızı bir anda cehenneme çeviren adamı bulabilmek uğruna tüm hayatınızı, geçmişinizi, geleceğinizi yok etmeyi göz alabilir miydiniz?
Başrolünde Aamir Khan’ın yer aldığı Memento’yla aşina olduğumuz bir konuyu işleyelim demiş Hint sineması bu kez. Hindistan’ın dünyaca ünlü, sevimli mi sevimli, karizmatik mi karizmatik, cool mu cool abisi Aamir Khan karşımıza oldukça gaddar, vahşi, aynı ortamda bulunmaya dahi korkacağınız bir karakter olarak çıkıyor; Sanjay Singhania! Ve über bir kas yapısıyla. Bu kadar kaslı bir vücudu var mıydı, film için mi yaptı bilmiyorum da maşallah. Gerçi Hintli abiler niyeyse vücut yapmaya merak salmış durumda. Hepsi üçgen üçgen geziyorlar maşallah da Aamir abi bir başka olmuş. Şöyle ki;
Neyse ne diyorduk? Hindistan’ın en başarılı genç iş adamı Sanjay, bir gün kendisini bir adamın boğazına sarılmış vaziyette bulur. Adam ölmüştür. Sanjay’ın cebinden alarm sesi duyulur. Otomatik olarak öldürdüğü adamın fotoğrafını çekip evinin yoluna koyulur. Kan revan içinde kalmış kıyafetlerini çıkardığında “Kalpana’yı öldürdü” yazılı kocaman bir dövmenin göğsünde durduğunu fark eder. Vücudunun hemen hemen her yerinde onlarca dövme, onlarca not. Her on beş dakikada bir şok oluş; sonra olayı idrak ve intikama devam..
Vücudundaki dövmeler, evinin her yerindeki izler hep “hafızasına” intikamını hatırlatmak için. Film, flashbacklerle Kalpana ile tanıştırıyor bizi. Sanjay’ın hayatını uğruna feda edebilecek kadar sevdiği kadının nasıl biri olduğunu izliyorsunuz, aşklarını izliyorsunuz ve Sanjay’ın gözünün önünde sevdiği kadını kaybedişini, Gahajini’yi tanıyorsunuz. Bu aradaki uzun flashbackler sayesinde filmdeki karakterlere daha çok bağlanıyorsunuz, bu intikam hırsının ne derece haklı olduğunu fark ediyorsunuz. Kalpana’nın uzun bir süre işlenmesini bu bakımdan sevdim.
Diğer intikam temelli filmlerde niye intikam aldığını kısaca anlatıp filmin devamı intikama endekslenir genelde. Burada öyle olmuyor; Kalpana ile siz de tanışıyorsunuz. Siz de yavaş yavaş sevmeye başlıyorsunuz onu. Arada kurulan bu sıcak bağdan faydalanan yönetmen, birdenbire sizin de elinizden alıyor Kalpana’yı. Siz de bu andan sonra Sanjay ile empati kurup haklı nefretine ortak oluyorsunuz. O andan sonra, ona yapılan her kötü hareket size de yapılmış oluyor gibi hissediyorsunuz.
Ve alışılageldiği üzere uzun bir film, tıpkı diğer Hint filmleri gibi. Ama atlayarak izlemeyi alışkanlık haline getirmiş biri olarak atlamadan izlediğim ender filmlerdendi. Film, seyirciyi öylesine çabuk içine alıyor ki meraktan ve heyecandan zamanın nasıl geçtiğini bile fark edemiyorsunuz. Gerçekten kaliteli bir filmdi benim için. Memento’yla kıyaslamayacağım gene de; benzerlik gösterse de ayrı insanların elinden çıkmış iki yapım. İkisi de izlenmeli bana kalırsa.
Dipnot olarak Aamirciğimi övmek istiyorum=P Oyunculuğuyla gerçekten devleşmiş bu filmde. Sadece oyunculuğuyla da değil vücuduyla da dev gibi adam olmuş ufacık adam resmen=) Bu filmde kendisinden başkası oynasaydı aynı etkiyi yaratmazdı büyük ihtimalle, bu kadar sevdirmezdi film kendisini. Ki bir Shahrukh hayranı olarak itiraf ediyorum bunu=) Ödüllük performans sergilemiş; kendisini sevenlerin muhakkak izlemesi gereken bir film.
Sevgiler..
Bir yanıt yazın