Ajeossi
(The man from nowhere) ( Mazisi Olmayan Adam)
” Birine ne kadar çok yaklaşmak istersen, o kadar uzak durursun”
İzleyenlerin büyük bir kısmı intikam konulu olduğundan sanıyorum ki Oldboy’la kıyaslamış bu filmi; ama ben Leon’la kıyaslamayı daha uygun buldum. Küçük kız- adam arkadaşlığı, adamın çiçek sulaması gibi benzerlikler kısmen Leon’u hatırlatıyor. Lakin karizmatiklikte ajeossimiz Leon’u döver orası ayrı=P Karşımızda Leon’dan çok daha sert, anlatacak başka bir hikayesi olan bir film var!
Won Bin’i ilk defa bu filmde izledimÖncesinde hakkında yapılan onca yoruma, fotoğraflarını esas alarak neresi karizmatik yea, neresi yakışıklı yeaa diye burun kıvırırken filmde adam bildiğin ayaklı karizma çıktı ya be. Çok farklı bir karizması var gerçekten. Filmin başındaki tek gözü kapalı emoluk benden sorulur tarzındaki tipini es geçerek yapıyorum bu yorumu=) Oyunculuğundan ise bahsetmeye lüzum bile yok; cidden övgüleri hak eden bir aktörmüş, bu filmde anladım.
Hazır oyunculuktan bahsetmişken Kim Sae Ron’dan bahsetmeden geçersem çok ayıp etmiş olurum. Sen el kadar kız çocuğusun, hangi ara öğrendin öyle içten rol yapmayı? Tek kelimeyle ba-yıl-dım!
Filme geçelim mi artık? Cha Tae-sik yani Won Bin, eski bir özel harekatçıdır. So Mi’nin (Kim Sae Ron) apartmanında kendi halinde yaşamaktadır. Hayatla tek bağı So Mi’dir. Küçük kız dünyadaki tek arkadaşıdır. Aslında hayatından bezmiş; yıllar çabucak geçsin ölüp defolup gideyim bu diyarlardan diye düşünen bir karakterin, arkadaşa ne kadar ihtiyacı varsa So Mi’ye de o kadar gereksinim duyar. Yani olsa da olur olmasa da. Lakin küçük kız için durum farklıdır. So Mi, uyuşturucu bağımlısı olan annesinden uzakta nefes almak istediği her an, sığınak olarak gördüğü Ajeossi’nin (Tae-Sik) evine atar kendisini. O da ses çıkarmaz, alışkanlık haline gelir küçük kız, bay için.
Bir gün küçük kız, ajeossi için ne anlama geldiğinin farkına varır. Dünyanın en ağır lafları el kadar bir kızın ağzından dökülür mü? Dökülürmüş;
“Bayım… Sen de benden utandın, değil mi? O yüzden tanımıyormuş gibi yaptın, değil mi? Önemli değil. Sınıf arkadaşlarım da öyle düşünüyor, öğretmenlerim de. Sen bana dilenci diyen şişko züppeden daha kötüsün. Yine de senden nefret etmiyorum. Eğer senden nefret edersem, dünyada seveceğim kimse kalmaz.”
En son böyle ayrıldığın kız çocuğunun başının derde girdiğini öğrendiğinde ne yaparsın? Kız çocuğunu kaçıranları geçtim, tüm dünyayı bile karşına almayı göze almaz mısın? “Yarın için yaşayan adamın, bugün için yaşayan adam karşısında hiçbir şansı yoktur.” hem.
Film; gelecekten hiçbir beklentisi olmayan Tae-sik’in, So mi’yi bulmak için başlattığı kedi fare oyununa dönüşüyor. Uyuşturucu satıcılığının yanında çocukların organlarını da satan bir toplulukla oynanan kedi fare oyunu ne kadar acımasız, ne kadar vahşi, ne kadar kanlı olur tahmin etmek zor olmasa gerek. Vahşete, gerilime, aksiyona doyuyorsunuz tabiri caizse.
Oldboyla kıyaslayanlar Daysu’nun onlarca adamı tek başına harcadığı sahnenin hemen hemen aynısının Ajeossi’de de bulunmasıyla bir paralellik kurmuş olmalılar. Lakin taraf tutmak gibi olmasın ama bu filmdeki sahne çok daha iyi sanki=P Yemin ederim ben yoruldum adam onlarca adamı dakikalarca dövdükçe. Ayakta alkışlanası bir sahneydi.
Sonra av bitiyor.. İnsanın boğazında yumru bırakan sonlar olur ya, hala o yumru boğazımda. Basit ama bir o kadar da etkileyici bir son;
“-Bana bir kere daha sarılabilir misin?
-Ağlıyor musun Ajusshi?”
Sevgiler..
Bir yanıt yazın