Uzak Doğu Filmleri ve Dizileri

The Harmonium in My Memory

9 yıl önce 311 okuma
Okunma Süresi: 3 dakika

Biliyorum, bir gün güzel bir hayatın olacak…
biliyorum, bir yıldız olacaksın birilerinin gökyüzünde.
ama neden…
neden, neden o, o yıldız benim olamıyor ki?

1999 yılına ait bir dönem filmi; ama başrolde Lee Byung Hun var dersem, eski filmmiş yeaa diye burun kıvıranları bir yerden yakalayabileceğimi düşünüyorum. Öyle mi ki? =) Bu adam gerçekten dünyaya oyuncu olmak için gelmiş; başka türlüsü olmazdı. O kadar çok yakışıyor ki ekrana, oyunculuğu o kadar dozunda ki sırf kendisinin isminin yer alması bile bir filmi izleme nedeni olabilir. Bu filmi de bulup izleme nedenim kendisi oldu. Severek izledim ben, öyle büyük beklentilerim filan da yoktu; belki ondan mı kaynaklı bilmiyorum ama bir daha olsa bir daha izlerim dediğim filmlerden. Neymiş ki bu film diyorsunuz haklı olarak. O zaman sadede gelelim artık=)

Lee Byung Hun (Kang Su Ha), 21 yaşında mezun olmasının akabinde küçük yoksul bir kasabaya öğretmen olarak atanır. Ve kendisiyle aynı dönem okula atanan bir kadın öğretmene karşı ilgi duymaya başlar. Lakin hikaye bu kadar basit olsa film çekmeye ne hacet? Kang Su Ha’nın öğrencileri arasında okul hayatına ailesel nedenlerden ötürü oldukça geç başlamış 17 yaşında Hong Yeon (Jeong Do Yeon) adında bir kızcağız vardır. Ve aşk nedir bilmeyen bu kız, beyaz atlı prens misali köylerine dalan bu yakışıklı öğretmene aşık olmasın mı? Hikaye bir seven, bir sevmeyen, bir sevilmeyen arasında geçen bir aşk hikayesi özetle.

Dram denilse de benim epey güldüğüm sahneler vardı. Misal okul etkinliklerinin birinde çocuklar koşu yarışında. Yarışan öğrencilere birer kağıt verilip şunla koş bunla koş diye görevler verilmiş. Bizim deli kız koştu kaptı, Kang su öğretmenini koşuyor, halbuki elinde müdürle koş yazıyor. Yarıldım o sahnede. Kocaman kadın 17 yaşındaki bir genç kız rolünü o kadar güzel oynamış ki. Öğretmenine aşık küçük çocuk rolünü o kadar güzel canlandırmış ki, o öğretmenine bakarkenki mahcubiyeti, ellerini koyacak yer bulamaması, gözlerine bakamaması, elinden geldiğince öğretmenine yardım etmeye çalışması, rakibini kıskanması, öğretmeni için kocaman kadının kolunu ısırıp bırakmaması… Filmi Lee Byung için izleyin desem de kadın oyuncuya da cidden bayıldım.

En efsane sahne kese kağıdındaki bok yalnız. Abartısız on dakika güldüm. Aklıma geldikçe hala gülüyorum. İzlemeyenler için merak unsuru olur mu bilmem ama bok=)

Filmin tek beğenmediğim noktası sonu. Allahım yarebbim o son nedir allasen? Uğraşmışsın didinmişsin, güzelce bir film çıkarmışsın da o son niye öyle? Flu bir son. Hadi o da kafada soru işareti kalsın diye düşünülmüş, ama ömrümde hiçbir senariste bu kadar saydırmamışımdır. Gerçi bi’ bana muallak gelmiş son; herkes ahkam kesiyor hakkında; ama ben bizzat yazanın, oynayanların ağzından duymadan o sona inanamayacağım gerçek manada. Şimdi ha tamam modunda olsam da o ne biçim bir son? Niye, ne lüzumu vardı gerçekten?

Genelde eski filmlerin tercih edilmeme nedeni görüntü kalitesidir; bu filmin gayet kaliteli görüntüleri mevcut, bahane olamayacak bu husus=) Oyunculuk zaten anlatılmaz, izlenir. Konu çok sıcak, bi’ o kadar tanıdık, okul hayatını özledinizse hele ilaç gibi gelecek bir tatlu film. Dramdan ziyade ben güldüm epey bu, bu da ben sevmem öyle ağlak film diyenlere gelsin=) Değeri bilinmemiş filmlerden benim gözümde. Öyle çok büyük beklentiye girmeden izlerseniz çok seveceksiniz bence. Bi’ şans verin diyorum.

Sevgiler..

"The Harmonium in My Memory" için yapılan yorumlar

Ya ahahaha bok kısmında kahkaha attım 😀 Benim için de çok güzel bir filmdi. Öğretmenin yerde defteri okurkenki hallerini izlerken aşırı eğlendim hiç de dram yoktu çok güldüm yani neden dram demişlerse. Sonu iğrençti. Ben şimdi anlamadım o sondaki çerçevede kimim fotoğrafı vardı? Çok da net değildi göremedim ama senarist gerçeklerden uzaklaşmamak için böyle bir son hazırlamış bence. Bir Japon filmi olsaydı adamın gönlü ilk öğretmenden birdenbire kıza kayardı ama olmadı ve işini bitirip tekrar memleketine döndü. Bu dizi gerçek olsaydı da muhtemelen bu şekilde biterdi. O yüzden ne kadar üzülsem de bir yandan da çok etkileyen bir film oldu beni..

Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir