Uzak Doğu Filmleri ve Dizileri

PARASITE (Gisaengchung)

5 yıl önce 197 okuma
Okunma Süresi: 4 dakika

“Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy’de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız; fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin..”

Huzurlarınızda 2019 en iyi film Oscar ödülünü almış ilk yabancı film olan Parazit. Özü itibariyle sağlam bir kapitalizm eleştirisi var. Orijinal diliyle çekilmiş olmasına rağmen hem Bafta hem altın küre hem altın palmiye hem Cannes hem de Oscar ödülünü almak çok büyük bir başarı, detayları incelendiğinde çok fazla çaba harcanmış bir film olduğu da ortaya çıkıyor. Dünya genelinde 250 milyon dolardan fazla hasılat yapmış bir film. Bu yönleriyle bilhassa dikkat çeken bir film parazit. Peki neden? Filme geçelim..

Hayatınız boyunca kendinizi nasıl gördünüz? Sisteme katkısı olan harika bireylerden misiniz? Yoksa kimsenin kaale almadığı, gereksiz, yaşaması da yaşamaması da önemli olmayan asalaklardan mısın? Parazit misin yoksa virüs mü? Çevrendekilerin üzerinden geçinmek yeterli mi; yoksa onlara daha da kalıcı zararların da oluyor mu? Nesin? Kimsin?

4 kişilik fakir bir aile. Fakirlikleri o kadar iyi yansıtılmış ki daha en başından. Ne kadar fakirsen o kadar değersiz oluyorsun. Yok sayılıyorsun. Görünmez oluyorsun. Filmin girişinde bu ailenin evlerinin önüne her defasında çişini yapan adam bunu gözümüze gözümüze sokuyor. Siz kimsiniz ki? Bu kadar yok sayılmak, hayatlarında hiçbir şeyin yolunda gitmemesi, fakirliği dibine kadar yaşamak bir süre sonra insanları farklı yollara itiyor.
Zengin ailenin kızlarına özel ders vermesi için fakir ailenin erkek çocukları bir arkadaşı tarafından yönlendiriliyor. Senden başkasına güvenemezdim diye yönlendiriliyor hem de. Sonra çocuk ailesini de bu ailenin yanına aldırmak için planlar yapıyor ve hizmetçi sonra şoförü kovdurup yerine şoför sonra başka bir özel ders öğretmeni derken tüm aile bireylerini aldırıyor mekana. Fakaaat eski hizmetçi ya geri gelirse? Olayın kopuşu bu noktadan sonra başlıyor.

Film; alt tabakada bulunan, bir süreliğine asalakken sonrasında virüse dönüşen bir ailenin, zengin bir ailenin hayatına sızmasını anlatıyor. Asalak diye isimlendirdiğimiz fakir ailenin hayatından, zenginlerin hayatına dahil olmaya çalışıyorsunuz. Zenginlerin hayatına tam manasıyla dahil değilsiniz; ne olup bitiyor tam manasıyla kavrayamıyorsunuz. Kendinizi onlara yakın hissedemiyorsunuz, sanki vitrindeler tüm ihtişamlarıyla, siz de onlara camın ardından bakıyorsunuz sadece. Film süresince siz de zengin aileyi dikizleyen, her şeyin gözünüzün önünde olmasına rağmen sesini çıkaramayan bir parazitsiniz. Parazitler zarar görmesin diye sessiz kalmak zorunda hisseden parazitsiniz. Ancak bir süre sonra söz konusu kişilerin parazit değil de virüs gibi konağının hayatını çok fazla tehlikeye sokan varlıklar olduklarını keşfetseniz? Gene de susar mıydınız; yoksa bir şeyler mi yapmaya çalışırdınız? Film, temelde bu bağlamda ilerliyor. Parazit paraziti çekemez azizim=) Parazitlerin savaşı!

Zenginleri tam bir moron olarak gösteren, bol bol küfürler etmenize neden olan sahneler de sıkça mevcut. Verilmek istenen mesaj ne kadar paran olursa o kadar aptallaşıyorsun mudur bilmiyorum; ama sebep her ne ise bu zenginler cidden bu kadar aptal mı diye meraklanıyorsunuz. Gösteriş merakları ve dış dünyadan aşırı kopuk olmaları kendilerine biçilen moronluğun nedeni olabilir. Söylenilen her şeye inanan ve sorgulama nedir bilmeyen bir zengin aile var karşımızda.

Diğer yanda kokularından bile fakirlikleri anlaşılan aile. Koku kısmı oldukça kilit bir nokta. Filmde bu kadar ağır vurgulanmasının nedeni de dış görünüşü filan bir nebze de olsa toparlayabilsen de kokuyu önleyemiyorsun olayı. Buram buram yokluk kokusu filmin her yerine sinmiş. Ekran karşısından bile alabiliyorsunuz o kokuyu. Filmde iyi kimse yok. Dünyadaki gibi. İyi olan insanlar henüz kötülük yapmamış kötü insanlar.

Filmi ilk izlediğimde aşırı sıkıldığım bitse de gitsek diye izlediğim bir filmdi. İkinci izleyişimde vermek istediği mesajları ve veriş şeklini çok başarılı buldum. İkinci kez izlemeseydim muhtemelen rezalet bir film, hangi akla hizmet o kadar ödül verilmiş ya, diye cümlelerle dolardı buralar. Ancak başarılı bir film. Sistem eleştirisini dibine kadar yapıyor. Sistemin bir parçası olarak siz de sizi bu kadar iyi anlattığı için saygı duyuyorsunuz filme.

İzlenmeli ve saygı duyulmalı. Bol bol saydırdığım için başlarda üzgünüm yönetmenim=)

Sevgilerimle..

"PARASITE (Gisaengchung)" için ilk yorumu siz yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir