Oldboy-Oldeuboi
(İhtiyar Delikanlı)
“Gülersen herkes seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın.”
İntikam üçlemesi diye bir şey duydunuz mu? İşte bu meşhur film; bu üçlemenin 2. filmi. İntikam intikam olalı böyle korkunç olmamıştır arkadaşlar! Serinin bana göre ve çoğu sinema izleyicisine göre en iyi filmi Oldboy… İntikama doyacaksınız, bundan sonra her hareketinizden önce yüz kere düşüneceksiniz! Hele dedikodu yapmadan önce bir kez daha düşüneceksiniz filan demiyorum; dedikodu yapamayacaksınız! Peki ne bu film bu kadar yeaa di mi? Hadi başlayalım.
Bir gün, bir odaya hapsediliyorsunuz. Niye, niçin, kim gibi soruların cevapları hep meçhul. 4 duvar arasında zaten cevapları bulmak mümkün mü? Derken15 yıl sonra birdenbire serbest bırakılıyorsunuz. Tam bu esnada merak ettiğiniz soru; sizi kimin, niye hapsettiği mi olur; yoksa niye 15 yıl sonra serbest bırakıldığınız mı?
Daysu (min sik choi) birinci soruyu merak ediyor ve araştırmaya koyuluyor. Hangi manyak niye hapsetti beni bir odaya diye orda burda koşuştururken, bir kızla tanışıyor. Ki bu koşuşturmacalarından bir sahne helal olsun nidalarıyla izlenebilecek bir sahne. O meşhur eli çekiçli sahnesinin videosunu koymak istiyorum buraya ki feci derecede şiddet içerir ona göre gençler;
Ki Koreli aktörler arasında Min-Sik Choi çok ayrı bir yerdedir benim için. Böyle psikopatlık içeren bir film çekecek olsam kesinlikle başrolü kendisine veririm. Adamın romantik bir filmi filan da var yamulmuyorsam; ama intikam üçlemesiyle, şeytanı gördüm filmleriyle tanıdığım bir adamı elinde çiçek sevdiceğinin peşinden koşarken nasıl izleyeyim allasen? Abimizin tabiatına ters bir kere. Adam vahşet filmleriyle özdeşleşti beynimde bi’ kere. Olduramıyorum başka türlüsünü. Ama romantik adam rolünü de sonuna kadar başarmıştır orası da kesin. Ama izler miyim? Hayır=)
Neyse ne diyorduk? Kızın biriyle tanışıyorlar, sevgili oluyorlar. Ki cinsellik içeren sahneler fazlasıyla mevcut, bu nedenle uyarıda bulunmam gerekiyor sanırım. Gerçi belli bir yaşın altındakiler zaten bu filme yaklaşmasın bile, cinsellik değil tek neden. Psikolojinizi ziyadesiyle bozabilir. Filmin yönetmeni misal kızına izletmemiş bu filmi. Sırf kızı da filmlerini izleyebilsin diye dünyalar sevimlisi başka bir film çekmiş ki onu da anlatmayı düşünüyorum; i’m a cyborg but that’s okay! Böyle de sevimli bir babanın filmi; ama Oldboy’u izledikten sonra bu sevimli babanın babalığına epey küfür edebilirsiniz, filmin yan etkileri bunlar hep =)
Film; Daysu’nun yeni tanıştığı kızla ilişkisi ve kendisini hapseden ruh hastasını bulma çabalarıyla alakalı. Ve kalbinize öküz oturmuşçasına bir ağırlık bırakan, epey bir süre sizi Kore sinemasından uzak tutacak bir soon! Efsanee! Hayatımda hiçbir film beni bu derece dumura uğratmamıştı. Bu derece rahatsız etmemişti. Yemin ederim hayata küstüm o sondan sonra. E be allahsız adam? E be vicdansız adam? O nasıl bir son?
Filmin en can alıcı kısmı kuşkusuz ki herkesin hakkında hemfikir olacağı o meşhur “dil kesme” sahnesi ve akabinde “köpek” gibi yalvarışı Daysu’nun. Köpeği hakaret gayesiyle kullanmadığımı izleyince anlayacaksınız. Birkaç paragraf önce övdüğüm bu adamı niye övdüğümü o birkaç dakikalık sahnede anlayabilirsiniz. Yok böyle bir oyunculuk! Bir yandan üzgün çaresiz, diğer yandan kızgın. Arka arkaya duygu değişikliklerini, geçişlerini o kadar doğal içten yapıyor ki, adamın çaresizliğini iliklerinize kadar hissediyorsunuz, gözler dolu dolu yalvarışını seyrediyorsunuz. Yaşadığı ikilemi o kadar iyi canlandırıyor ki oyunculuğu ciddi biçimde ayakta alkışlanası…Hayatım boyunca izlediğim en iyi sahnelerden biriydi bu kısımlar. Bi’ de filmdeki canlı canlı ahtapot yiyiş sahnesi var ki çok ayrı efsane, gerçekten canlı canlı hayvancağızı yediği notunu da düşelim=)
Filmin sonu.. Öyle mi olmalıydı; başka bir şekilde mi son bulmalıydı, hala bilmiyorum. Nasıl biterse bitsin zaten vicdanları rahatlatamayacak da ne bileyim. Hatırladıkça tıkanıyorum. Başka bir son mümkün müydü derken Daysu’nun şu repliği geliyor insanın aklına; “Bir hayvandan daha aşağı olsam bile benim de yaşamaya hakkım yok mu?” Devamlı sorguluyorsunuz, devamlı. Bu tarz filmlerde kime hak vereceğinize hep şaşırıyorsunuz.
Son olarak da buradan Güney Koreli kardeşlerimize sesleniyorum; Chan Wook Park ile iyi geçinin. Böyle filmler yaratan bir adamın düşmanı olmak başınıza gelebilecek en berbat şey olur, aman diyim.
Son derece rahatsız edici bir intikam filmi. İzleyen de izlemeyen de çok şey kaybeder=) Neden izledim ile iyi ki izlemişim şeklinde bir film. Ortasını hisseden yoktur diye düşünüyorum. Bakalım siz ne hissedeceksiniz?
Sevgiler..
Bir yanıt yazın