Uzak Doğu Filmleri ve Dizileri

Lovestruck In The City

4 yıl önce 196 okuma
Okunma Süresi: 4 dakika

“…

Bağlı olmadığını düşündüğüm ya da bana onu hatırlatmayan ne var ki ?
Şu yere bile baktığım anda, taşların üzerinde onun yüz hatlarını görüyorum! Her bir bulutta, her bir ağaçta, geceleri dolduran havada, gündüzleri baktığım her şeyde o var.
Her yanım onunla dolup taşmış durumda. Karşıma çıkan her kadının ve erkeğin yüzü onun hatlarını taşıyor ve benimle alay ediyor; benim kendi yüzüm bile!”

Kaç kez aşık oldunuz? Birini sevmekten, ondan hoşlanmaktan filan bahsetmiyorum. Gerçekten tutkuyla sevdiniz mi hiç? O olmadan yaşayamam dediniz mi? Onla tanıştıktan sonraki tüm hayallerinizde her daim o başrolde oldu mu? Hava gibi su gibi ihtiyaç haline geldi mi hiç size? Onun bir anlık yokluğunda dahi nefes alamıyormuşsunuz gibi susuzluktan kurumuşsunuz gibi hissettiniz mi? Ve sonra booom. O, birden yok hayatınızda.

Neden yok. Nereye gittiği yok. İsmi yok. Cismi yok. Sanki hiç var olmamış gibi. Ne hissedersiniz? Bu noktada kişiler ikiye ayrılıyor.

Birinciler, umursamaz yollarına devam ederler. Zira akıllıdırlar. Hayat kimsenin yasını tutmakla harcanacak kadar uzun değildir. Gitmişse vardır bir nedeni, sorgulamak yersizdir. Nerede olduğunun da canı cehenneme. Bu tip insanları her daim alkışlıyorum.

Gelelim ikincilere. Bu tip insanlar giden sevgilinin ardından sanki bitkisel hayattalarmış gibi olurlar. Varlardır, ama artık yoklardır. Nerede, kiminle, neden, ne yapıyor vb bir sürü soruyu kendilerine yöneltip dururlar. Kesin ben bir şey yaptım, öyle demeseydim gitmezdi. Ya da benden bıktı kesin, beni bundan sonra kimse sevmeyecek o bile sevemedikten sonra diye depresyona girip kendilerini hasta ederler. Bu üzüntülü evre geçtikten sonra nefret kısmı başlar. Zaten beni hak etmiyordu. Zaten boktan biriydi. Aşağılamalar, hakaretler evresinden sonra intikam evresi başlar. Ama bu insanlarda en çok dikkat çekense ne kadar nefret etseler de ne kadar reddetseler de ne kadar kötüleseler de giden kişi geri gelmeye yeltense ilk koşacak olanlar da yine bu tiplerdir. Tam Ji Chang-Wook gibi bir tip işte dizide.

Blogun en uzun girişi olabilir yalnız şu giriş🙈🙉🙊 Sadede geliyorum şehirde yalnız bir grup gencin aşk hayatları anlatılıyor. Yalnızken birbirlerini bulup grup olmaları, birbirleriyle ilişkileri, sevgilileriyle ilişkileri derken 12 bölümlük 30’ar dakikalık dizi su gibi akıp gidiyor. Benim gerçekten severek izlediğim bir diziydi çünkü çok gerçekçiydi. Herkesin hayatta karşılaşabileceği, herkesin aaaa bunu ben de yaşadım ki diyebileceği sahnelerdi hep. Dizi karakterleri ile röportaj yapılıyor dizi boyunca, sanki sizle dertleşiyorlar gibi. Siz de settesiniz gibi bir teknikle çekilmiş ki bu benim diziyi benimsememde çok etkiliydi cidden.

Başrolde Ji Chang-wook denilen über yakışıklı insan evladı var. Gerçekten Güney Kore’nin en yakışıklı insanı kendisi olabilir. Hayran hayran izledim dizi boyunca. Dizide yazlık bir tatil beldesinde yaz aşkı yaşayan bir mimarı canlandırıyor. Ama yaz aşkı olarak olaya bakmadığı, karşısındaki kadını ömürlük düşündüğünü görüyoruz. Hobisi fotoğraf çekmek. Harika makineleri var bunun için. Bu noktayı özellikle belirtiyorum.

Peki kim bu dünyalar yakışıklısı adamın aşkı rolündeki kadın? Kim Ji Won. Fight For My Way dizisinde izlemiştim kendisini. Rol yeteneği mi kuvvetli yoksa gerçekten bıçkın bir delikanlı karakterine mi sahip bilmiyorum ama o dizide neyse burada da oydu. Ji Chang-wook’u kendisine aşık edip fotoğraf makineleriyle ortadan kaybolup gidiyor. Geride kendisini senelerce arayan bir adam bırakıyor umrunda olmuyor. Pis. Sonra olaylar başka şekilde vuku buluyor da onu da izleyip görün çok detay veresim yok bu kadın hakkında 😒 Sevemedim nedense bu kadını.

Grupta yer alan diğer karakterler de çok tatlı, aşk hayatları ilgi çekici. Ama ji chang-wook varken gözüm kendilerini pek göremedi. Burdan kendisine evlilik teklif edeyim bari bu vesileyle🤭. Evlensen ya benle? Sapıtmaya başlamadan tamamlıyorum bi saniye.

Devamı olacak diye düşünüyorum, bir yerde seri olarak planlanmış diye okumuştum, zira son bölüm de lönk diye bitti. Böyle bitemez bu kadar güzel bir dizi diye düşünüyorum. Hayatın olağan akışı gibi mi bırakmak istediler, devamını seyircinin hayal gücüne mi bıraktılar bilmiyorum da son bölüm için çabucak toparlayalım kaçalım gibi olmuş yorumunu yapmak durumundayım, üzgünüm.

Genel anlamda konsepti itibariyle değişik, karakterlerden önce olayları sizin öğrendiğiniz sonradan karakterlerin yaşadığı, deli dolu tiplerle dolu bir dizi. İzleyin, pişman olmazsınız.

Ji Chang-wook teklifimi düşün balım.

Sevgiler…

"Lovestruck In The City" için ilk yorumu siz yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir