Kal Ho Naa Ho

Kal Ho Naa Ho
(Yarın Hiç/ Belki Olmayabilir )

” … yardım edin bana Milena! Söylediğimden fazlasını anlayın! ”

Ve ve ve bir kralın filmi.. Şüphesiz ki Shah Rkuk Khan hayranlığı olanların bayıla bayıla izleyeceği bir aşk hikayesi. Bonus olarak da Preity Zinta ve Saif Ali Khan. Preity abla gamzelerinin güzelliğinin feci derecede farkında bu arada ki bir göstermeye başlıyor pir gösteriyor =) Hemen lafımı da soktum girişte; ama çok güzel bir kadın orası ayrı pek tabi. Neyse film diyorduk?

Hayata bir sıfır başlamak diye bir şey var; “Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum.” Babası olmadan hayata başlayan yahut devam eden insanlar bunu çok iyi anlayacaktır. Ailenin hayatını idame ettirebilmesi için ailede eksik olan baba figürü geride kalanlara düşer.Tıpkı Naina’ya düştüğü gibi; gülümsemeyi unutmuş sert mizaçlı, kendisini seven insanların daima bir gün kendisini bırakıp gideceği korkusuyla insanlara bağlanmaktan korkan, kısıtlı bir çevreyle yaşayan, ailesinin sorumluluğunu erken yaşta almak zorunda kalmış bir kadındır.

Sonra hayatına Aman girer. “Ömür dediğin üç gündür; dün geçti yarın meçhuldür. Ömür dediğin bir gündür o da bugündür.” düsturunu benimsemiş deli, çılgın, etrafındaki herkese yardım etmeyi görev bilmiş Tanrı’nın gönderdiği bir melektir =P Melek dediysek teşbihten; yoksa fantastik bir film değil filmimiz. Ki Shah ile tanıştığım ilk film olur kendileri. Daha önce hakkındaki övgüleri duyunca bu mu yeaa ne kadar abartıyorlar diye takılırken niye bunca övgüye layık olduğunu çok iyi anlıyor insan film boyunca. O nasıl aşık aşık bakmaktır? O nasıl üzgün üzgün bakmaktır? Kıyamam modunda gözler dolu dolu izlediysem filmi, hep o bakışları yüzünden. Çok iyi bir oyuncu benim için; boşuna kral değil lakabı.

Film eleştirisi değil de ilanı aşk gibi oldu hemen toparlıyorum =P Bu iki karakterimizin yanında bir de Saif abimiz var. O da Rohit rolüyle karşımızda. Etrafta habire kendine uygun bir sevgili arayan; lakin şansı bir türlü yaver gitmeyen çapkın mı çapkın Naina’nın tek dostu! Dibinde Naina gibi bir güzellik dururken etrafta kadın araması Aman’a da ters gelmiş olacak ki kendisi film boyunca bu iki dostu birleştirmeye çalışıyor. Birbirlerinden daha iyisini bulamayacakları konusunda tarafları ikna etmek için epey uğraşıyor. Acaba başarılı olabilecek mi? Peki ya Aman, Naina’nın büyüsüne karşı koyabilecek mi? Sorular, sorulaar.

Bundan sonrası biraz spoiler gibi olacak. Büyü kaçmasın isteyenler okumaz ise faydalarına olur=)

Filmde en etkilendiğim sahne kuşkusuz ki Naina’nın Aman ile Rohit’in kendisi hakkındaki konuşmalarını duymasının akabinde Aman’ın yaptığı konuşmanın yer aldığı o sahne. İçindekileri döktü döktü; sonra defteri gösterdi ya of of çok fena. “Seni çok çok çok seviyorum Naina” demesinin akabinde Naina’nın umutla dönmesi ve siyah defteri görmesi. Şöyle ilanı aşkta bulunan bir insan evladına kim hayır diyebilir allasen;

“Gözlerimi kapadığımda sadece seni görüyorum. Onları açtığımda seni özlüyorum. Benimle olmadığında bile seni hissedebiliyorum. Her saniyede, her dakikada, her anda.. Gözlerim sadece seni arıyor. Aşk de buna, çılgınlık de ya da sadece kalp çarpıntısı. Benim için hepsi aynı. Birçok insan sevmiştir. Ama benim sevgim çok özel; çünkü sana sahibim. Seni unutamıyorum ve unutmak istemiyorum. Sen benimsin ve seni hep seveceğim. Öleceğim güne kadar ve onun ötesine.”

Ve ikinci sahne ise Aman’ın Rohit’e bu dünyada Naina senin; ama bundan sonraki her hayatta benim demesi ve Rohit’in kabul etmemesi. Bu iki sahne cidden çok mu dokunaklı benim haletiruhiyem mi sorunlu bilmiyorum; ama çok etkilendiğim iki sahneydi filmde.

-spoiler bitti-

En son More Than Blue’da aynı etkiyi hissetmiştim. Film de konu itibariyle benzerlik gösteriyor zaten. Hatta aynısı desem yanlış olmaz sanıyorum ki. Onu beğenen bunu da beğenecektir bir de bonus olarak Hint şarkılarıyla dans edecektir =P

Sevgiler..