Uzak Doğu Filmleri ve Dizileri

Cinderella’s Sister

10 yıl önce 431 okuma
Okunma Süresi: 4 dakika

Cinderella’s Sister
(Sindirella’nın Üvey Kızkardeşi)

” Onu gördüğüm zaman da acı çekiyorum, görmediğimde de. Yanımdaysa da canım yanıyor, yoksa da. Bana gülümsediğinde de, başkasına gülümsediğinde de. İsmimi söylerken de, söylemediği zamanlarda da. Yaşadığım sürece sanırım acı çekmeye devam edeceğim. Ama hala burda, onun yanında olmayı tercih ederim. Onu görebilmek ve ondan nefret edebilmek, onsuz kalmaktan iyidir.”

Bazı insanlar “şanslı” doğar. Sevilmek için çaba göstermesine filan hiç gerek olmaz, dünyada bulunuşu bile sevilmesi için bir neden sayılır. Güzeldir, iyi kalplidir, sevecendir tıpkı Sindirella gibi. Hayat hiç çirkin yüzünü kendisine göstermediğinden hayata karşı tutkundur, hiç hayal kırıklığına uğramamak nedir bilir misiniz? Sindirella bilir. Çünkü karşısına hep iyi güzel şeyler çıkmıştır; kötü olan şeyleri, bile “iyi kalbi”yle güzelleştirebilecek bir potansiyele sahiptir. Sindirella’yı bilen bilir; annesini erken yaşta kaybetmiş olsa da, hayat kendisinden annesini almış olsa da ona karşı bir nefret beslemez! Çünkü lanet olası iyinin tekidir!

Peki Sindirella’nın üvey ablaları? Berbat bir anne ile hayatlarına başlamış olan kızların iyi olabilmesi gibi bir şey mümkün müdür? Sindirella’nın ablaları şayet Sindirella’nın babasının yanında başlasalardı hayata, tıpkı Sindirella gibi pozitif bir sevgi yumağı olabilirler miydi?

Binlerce soru üretebilirim bunun hakkında ama yeterince kafa ütülediğimi zannediyorum; olaya geçelim artık =)

İlk dört bölümü benim için efsanedir. Öyle ki sırf bu ilk dört bölüm dizi diye sunulsaymış çok daha mutlu olurmuşuz, seyirci kitlesi bu kadar dar alanda kalmazmış büyük ihtimalle. Zira 20 bölüm epey fazla geliyor izlerken; ilerlete ilerlete izlediğimi itiraf ediyorum. Ama ilk dört bölüme bayılmıştım; o bölümler olmasa zati. sanmıyorum ki tamamlayayım bu diziyi. Neyse efenim ne diyorduk? Sindirella’nın ablası rolüyle karşımızda sevimlilik abidesi, aynı zamanda korkunç bakışlı ablamız Moon Geun Young var, Eun Jo namıdiğer. Annesi sürekli kocadan kocaya koşan bir kadın, tam manasıyla bir cadı. Esas kızımızın yaşadığı bu sürgün hayat insanlara olan güvenini sıfırlamasına neden olmuş, herkesi tehlike olarak görüyor. Kendisine yaklaşan herkesi, kendisinden faydalanmaya çalışan tipler olarak görüyor ve kendisini bu “kötü” insanlardan korumak adına buz gibi bir hale getirmiş; dokunanı donduran, dokunmayı zorlaştıran bir karakter.

Sindirella var bi’ de; Hyo Sun. Hayatım boyunca çok salak karakter izlemişimdir; lakin bende bu kızın bıraktığı “salak” izlenimi kadar büyük bir izlenim bırakan ender karakterler olmuştur öyle ki örnek bile veremiyorum. Dünya ne kadar güzel, insanlar ne kadar iyi, la la la diye ortamlara giren, herkes kendisini kesin seviyordur diye düşünen, sevilmediğini fark ettiğinde karşısındakine kendisini sevdirmek adına girmediği kalıp kalmayan itici bir kız. Tek becerisi kendisini sevdirebilmek adına müthiş çabalayabilmesi. Onun dışında bi’ esprisi yok.

Hikayede ne eksik? Evet eveet bir prens! Hoon Ki Hoon! Namıdiğer Chun Jung Myung! Hyo Sun’un babasının yanında çalışan, yıllardır ona hürmetle bağlı olan esas oğlanımız. Eun Jo’ya dünyadaki tüm insanların ondan bir şeyler “çalmak” adına yaklaşmayacağını, bir insanın başka bir insana güvenmesinin de mümkün olabildiğini gösteren prensimiz oluyor kendileri. Ve alışılagelen Sindirella hikayesine başka bir boyuttan bakmamızı sağlıyor. Ya prens Sindirella’yı değil de Sindirella’nın üvey kardeşini sevseydi? Sindirella’dan çirkin olsa bile, Sindirella’dan kötü kalpli olsa bile sevseydi? Dünyada hep güzeller, iyi kalpliler mi seviliyor allasen? Hem birinin iyi olup olmadığının kıstası nedir ki? Bunca saçmalığın üzerine bir çizgi çekip Sindirella’nın üvey ablasını seven bir prense olsa olsa saygı duyulur efenim, kendisi tebrik edilir. Dizi boyunca yaptığı hataları filan görmezden gelmemin esas nedeni de buydu zati.

Hikaye bu esas üçlüden ibaret değil elbet; üvey anne, üvey baba, üvey kardeş, şirket entrikaları başka başka entrikalar ihanetler filan derken işler iyice arap saçına dönüyor. 20 bölüm olunca kasmışlar da kasmışlar; ama gene de sabırla izledim, atlayarak da olsa =)

İyi olarak bellenen insanların her zaman iyi olmadığını, üvey bir babayı öz anneden daha çok sevebileceğinizi, iyiliğin veya kötülüğün doğuştan kazanılmadığını çevre faktörünün bunda büyük bir rolünün olduğunu anlıyorsunuz. Etrafınızda hiç sevgi görmemiş insanlarla empati yapmaya başlıyorsunuz ve sevesiniz geliyor bunca yıl sevgisiz kalmış insanları. Sırf etrafındaki insanlar kendisini sevsin diye hiçbir zaman kendisi olamamış insanlara üzülüyorsunuz sonra. Tek amaçları sevilmek olan insanların dilediği kişi tarafından sevilemediğinde ne büyük bir yıkıma uğradığını görüyorsunuz, üzülüyorsunuz onlar için. Empati yapma fırsatınız oluyor bol bol özetle.

Sindirella’yı seven üvey anne, üvey babayı gerçekten babasıymışçasına seven “kötü” kalpli üvey kız, Sindirella yerine Sindirella’nın üvey ablasını seven prens gibi bildiğimiz tüm hikayeyi yeni baştan yazan bir hikaye.. Klişeleşmiş şeylerden haz etmeyenlere tavsiyem. Sırf Sindirellaların da kaybedebildiğini görmek içün izledim, evet=P Siz de izleyin!

Sevgiler..

"Cinderella’s Sister" için ilk yorumu siz yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir