Uzak Doğu Filmleri ve Dizileri

BİG FISH

4 yıl önce 200 okuma
Okunma Süresi: 4 dakika

Hayatının aşkıyla karşılaştığında zamanın durduğunu söylerler. Bu doğru; ama söylemedikleri bir şey var. Zaman yeniden akmaya başladığında aradaki farkı kapatmak için çok daha hızlı ilerler.”

Bir Tim Burton masalı bu.. Hayatım boyunca masal dinlemeyi çok seven; ancak masal anlatma kabiliyeti sıfır olan bir insan evladı olduğum için masal anlatan insanlara hep ibretle bakardım. Kahraman imajıma en yakın çizgideki insanlar hep masal anlatmayı becerenlerdendir. Muhteşem bir şey düşünsenize! Geniş bir hayal dünyanız var ve bu dünyayı karşınızdaki insanlara sonuna kadar açabiliyorsunuz. Çok büyük bir yetenek. Ve yetenek mevzubahisken Tim Burton’un böyle bi’ filmi hayata geçirmesi çok şaşılacak bir şey elbet değil; ancak hayranlık uyandırıcı. Filmleriyle kendisine aşırı saygı duyduğum bu adamın benim için bir numaralı filmi bu film. Ve izlememiş olan her insanın içindeki büyüyemeyen çocuk için en azından izlemesini tavsiye ederim. Başlayalım mı artık? Girizgah aşırı uzun oldu hemen dalıyorum konuya..

Hayatınızın şu an içinde bulunduğunuz kısmına göre, ruh halinize göre yani, ya dünyanın en neşeli filmi olarak bulursunuz bu filmi; yahut dünyanın en dramatik filmi. Orta karar bir film olarak bulmak sanmıyorum ki mümkün olsun. Ya bu ne biçim film ya deyip yerin dibine sokarsınız bu filmi ya da göklere çıkarıp en tepeye koyar, pamuklara sarıp sarmalarsınız. Benim taraf malum.

Çocukluğunuza dair hatırladığınız anılar neler? Umarım sizi masal anlatarak büyüten büyükleriniz olmuştur ve hatıranızda yer edecek kadar vakit geçirmişsinizdir birlikte. Will’in çocukluğuna dair hatırladığı şeylerin hemen hemen hepsi babası Edward Bloom’un birbirinden saçma, abartılı hikayeleridir. Gerçekte babasının kim olduğunu, nasıl bir profil olduğunu hiç bilemez. Çünkü babasını, babasının hikayelerinde anlattığı gibi tanır, sever. Sevgi konusu muallak aslında. İçten içe babasına hep bilenir; çünkü olur olmadık yerde büyük balık hikayesini anlatıp durmasından, onun en önemli anlarında kendisinden rol çalmasından bıkmıştır. Bir gün babası ile ipleri koparır. Ta ki babasının hastalığına kadar..

Edward Bloom dünya üzerinde yaşayan en eğlenceli babalardan biridir. Oğluna ve çevresindekilere masallardan fırlamış karakterlerin yer aldığı hikayeleri anlatıp durur, devamlı, durmadan.. Her konu ile ilgili muhakkak bir hikayesi olan insanlardandır. Ve uğruna her şeyi göze aldığı bir Sandra’sı vardır. Böyle bir sevgi ancak masallarda olur dersiniz ya tam işte öyle bir sevgi. Birbirlerine bakışları bu kadar güzel olan bir çifte ben rastlamadım ömrümde. Sandra onun tüm masallarına inanır. Masal anlatabileceğin bir kadın ve aynı zamanda masallarına inanan bir kadın. Bir erkek daha ne ister di mi? =) Mu-ci-ze!

Bu masalsı film baba oğul çatışmasından yola çıkarak baba Edward Bloom’un maceralarını anlatıyor. Ama öyle fantastik, öyle sürükleyici, öyle nahif bir anlatış ki… Masalda siz de yer alıyorsunuz gibi… Kah Will oluyorsunuz; ne saçmalıyorsun be adam diye babanıza çıkışasınız geliyor. Kah Edward oluyorsunuz; oğlunuzun gözünde kahraman olmak için devlerden, vahşi ormanlardan filan bahsedip iyice yücelmeye çalışıyorsunuz. Ancak oğlunuz büyüyor ve bazı insanlar büyünce masalları saçmalık olarak görmeye başlar. Çocukluktan beri masallar içine büyüttüğünüz oğlunuz artık masallara inanmaz hale geliyor. Ne hissederdiniz? Hayatınız boyunca inandığınız, yaşadığınızı sandığınız yahut yaşadığınız masalları anlatmaktan daima keyif aldığınız canınız- kanınız oğlunuz nasıl söylediklerinize inanmaz hale gelir? Ve hayatınız boyunca hep birilerine masal anlatmışken; size masal anlatan biri hiç olmamışsa ne hissederdiniz? Bir kere bile olsun bir masal dinleyebilmek için neleri verirdiniz?

Harika ötesi bir film. Başta dediğim gibi pamuklara sarıp sarmalamayı istediğim filmlerden. Bitmesin istedim hikaye. Doyamadım izlemelere. Kaçırmayın bence. Keşke herkesin hayatında böyle Edward Bloom gibi bir insan olsa, belki hayata daha mucizevi baktıkça hayat da size mucizeleri getirir. Kim bilir?

Bu filmi izledikten sonra masallara inanmaya başlayacaksınız. Babanıza anlatılacak masalları olup olmadığını soracaksınız. Eminim her babanın harika masalları vardır; ya sizin dinlemeye ya da onun anlatmaya vakti olmamıştır. Ama şimdi tam vakti değil mi sizce de?

Ve filmdeki güzel bir replikle bitirelim; “Saldırgan ve kaba insanlar, aslında sadece yalnızdır ve eşlik edilmeye ihtiyaçları vardır.” Çevremizdeki insanları yargılarımızla kurban etmeyelim, hayallerimize ket vurmayalım ve  en önemlisi de hayallerimizi anlatmaktan çekinmeyelim. Belki hiç alakasız bir insana umut oluruz=)

Sevgilerimle..

"BİG FISH" için ilk yorumu siz yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir